Google Search Console’a girildiğinde, kırmızıyla yazılmış bir uyarı göze çarpar: “Keşfedildi – şu anda dizine eklenmiş değil.” İlk bakışta, bu ifadenin tam olarak ne anlama geldiği anlaşılmayabilir. Ancak siteyle ilgilenen herkes için bu uyarı aslında sessiz bir çığlıktır. Sayfanın Google tarafından fark edildiği ama dizine eklenmediği bir durumu işaret eder. Peki ama neden?
İşte bu sorunun cevabını adım adım aramak gerekir. Çünkü mesele, yalnızca teknik bir hata değil; çoğu zaman sitenin iç yapısı, içerik kalitesi ya da sunum biçimiyle ilgilidir. Gelin, birlikte bu gizemi çözelim.
Dizine Ekleme İsteği Gönderin
Her şeyden önce en basit adım denenmelidir: Dizine ekleme isteği. Google Search Console’da ilgili URL sorgulandığında karşımıza bir seçenek çıkar: “Dizine eklenmesini iste.” Bu buton, sayfanın tekrar değerlendirilmesini sağlar. Ancak bu, bir garanti değildir. Çünkü Google, yalnızca keşfetmekle kalmaz; aynı zamanda sayfanın kullanıcılar için bir değer taşıyıp taşımadığını da değerlendirir.
Dizine ekleme isteği, aslında “Ben buradayım, beni gözden kaçırma” demenin dijital bir yoludur. Ancak bu çağrıya olumlu bir yanıt alabilmek için başka kriterlerin de karşılanmış olması gerekir.
Google, günlük olarak dizinleme isteği gönderebileceğiniz URL sayısına bir sınır koymasa da, genellikle 10-15 URL’den fazlasını kabul etmez.
Tarama Bütçesi Sorunlarını Kontrol Edin
Her web sitesi için arama motorlarının ayırdığı bir tarama kapasitesi bulunur. Bu, “tarama bütçesi” olarak adlandırılır. Google gibi arama motorları, büyük siteleri her gün, küçük siteleri ise daha seyrek tarar. Ancak her tarama sırasında sınırlı sayıda sayfa işlenebilir.
Eğer bir site çok fazla sayfa içeriyorsa veya sayfalar sık sık güncellenmiyorsa, bazı URL’ler taranabilir ama dizine eklenmeyebilir. Bu durum, sitenin genel sağlığıyla ilgili bir işarettir. Tarama bütçesini aşan sayfalar, bir kenara atılır; bazen sonsuza kadar. Bu yüzden gereksiz sayfaların azaltılması, site haritasının optimize edilmesi ve önemli içeriklerin öne çıkarılması çok önemlidir.
Alt Alan Adlarından İçerik Sunuyor musunuz?
Ana alan adı dışında alt alan adları (subdomain) kullanılıyorsa, dikkatli olunmalıdır. Çünkü Google, alt alan adlarını bazen ayrı siteler gibi değerlendirebilir. Örneğin “blog.orneksite.com” ile “www.orneksite.com” aynı gibi görünse de arama motorlarının gözünde iki farklı yapı olarak algılanabilir.
Alt alanlardan içerik sunuluyorsa, bu içeriklerin ana alanla yeterince ilişkilendirilip ilişkilendirilmediği kontrol edilmelidir. Aksi takdirde, bu içerikler dizine alınmaz. Çünkü Google, hangisinin öncelikli olduğunu ayırt edemeyebilir.
Gereksiz Yönlendirmeler Var mı?
Sayfalar arasında yönlendirme yapılması bazen kaçınılmazdır. Ancak bu yönlendirmelerin sayısı arttıkça, işin rengi değişir. Özellikle “301” ya da “302” gibi yönlendirme kodları zincirleme şekilde kullanıldığında, tarayıcılar ve botlar bu zinciri takip ederken zaman kaybeder. Bu da sayfanın değerini düşürür.
Google’ın botları, bir noktadan sonra bu zinciri kırar ve sayfayı es geçer. Çünkü erişim kolay değilse, Google da kolayca vazgeçebilir. Bu nedenle yönlendirme yapısı sadeleştirilmeli ve mümkünse doğrudan hedef sayfaya yönlendirme yapılmalıdır.
Kopya İçerik Sorunlarını Kontrol Edin
İnternette yer alan her içerik özgün olmalıdır. Aynı metnin farklı sayfalarda yer alması, Google tarafından negatif bir sinyal olarak algılanır. Çünkü arama motorları kullanıcıya en özgün ve kaliteli içeriği sunmak ister. Eğer bir sayfa başka bir sayfanın birebir kopyasıysa, neden tekrar indekslensin ki?
Kopya içerikler bazen site içi tekrarlar nedeniyle, bazen de dış kaynaklardan alınan içerikler yüzünden oluşur. Bu durum, yalnızca dizine eklenmeyi engellemekle kalmaz, aynı zamanda sitenin genel sıralamasını da olumsuz etkiler. Bu yüzden içerik üretiminde özgünlük temel şart olmalıdır.
Dahili “Nofollow” Bağlantılarınız Var mı?
Bazı sayfalara iç bağlantı verirken “rel=nofollow” etiketi kullanıldığı fark edilmiş olabilir. Bu etiket, arama motorlarına “bu bağlantıyı takip etme” talimatı verir. Eğer önemli sayfalara bu şekilde bağlanılıyorsa, o sayfalar taranmaz ve dolayısıyla dizine eklenmez.
Bağlantı vermek, sadece kullanıcıyı yönlendirmekle ilgili değildir. Aynı zamanda arama motorlarına da yol gösterilir. “Nofollow” kullanımı bilinçli yapılmalı ve önemli içeriklerde bu etiketten kaçınılmalıdır.
Yetim Sayfalarınız (Orphan Pages) Var mı?
Yetim sayfalar, başka hiçbir sayfa tarafından bağlantı verilmeyen içeriklerdir. Bu sayfalar, sitenin bir parçası olsa da görünmez durumdadır. Google, bir sayfaya ulaşabilmek için mutlaka en az bir bağlantı bulmalıdır.
Eğer bir içerik yalnızca site haritasında yer alıyor ama başka hiçbir sayfa tarafından işaret edilmiyorsa, dizine eklenme ihtimali düşer. Bu yüzden her sayfa, sitenin başka bir yerinden mutlaka bağlantı almalıdır. Sitenin iç yapısı bir örümcek ağı gibi örülmeli, tüm içerikler birbirine bağlanmalıdır.
İçerik Kalitesi Sorunlarını Kontrol Edin
Bir sayfa var ama içinde ne var? Sadece birkaç satır metin mi, yoksa kullanıcıya değer katan bilgiler mi? İşte bu ayrım, dizine eklenme sürecinde büyük rol oynar. Google, değersiz içeriklere vakit ayırmaz. Yüzeysel, zayıf ya da kopyala-yapıştır içerikler, dizine girmeye hak kazanmaz.
İçeriğin derinliği, başlık yapısı, görsellerin kullanımı, kullanıcı niyetiyle örtüşmesi… Tüm bu faktörler bir araya gelerek arama motorlarına “Bu sayfa önemli” mesajı gönderir. Aksi durumda, içerik ne kadar güzel görünürse görünsün, görünmez olabilir.
Sonuç
Bu uyarıyla karşılaşmak, yolun sonu değil, aksine bir uyarı lambası gibidir. “Bir şeyler eksik, ama fark edildin” der adeta Google. Bu noktada yapılacak en önemli şey, durumu fırsata çevirmektir.
Her başlık altında anlatılanlar dikkatlice kontrol edilirse, sorunların nerede olduğu daha net görülür. Küçük bir değişiklik bile büyük bir fark yaratabilir. Sayfanın tekrar değerlendirilmesi sağlanır, içerik iyileştirilir, bağlantılar düzenlenir, yönlendirmeler sadeleştirilirse… İşte o zaman, “dizine eklenmedi” denilen sayfa bir gün ana sayfa trafiğini bile taşıyabilir.
Unutmamak gerekir ki bu süreç, sabırla ve dikkatle yürütülmelidir. Çünkü dijital dünyada hiçbir şey tesadüf değildir; her şeyin bir nedeni vardır, keşfedilmemiş gibi görünen fırsatların bile.
Ve belki de tam şimdi, bu sayfaların görünür olma zamanı gelmiştir.
